* İnsan Hem Yoldur Hem Yolcu *

Mart 02, 2014

Amerika Seyahati / Beşinci Gün

"Neden Müzelere Gideriz?" sorusu kendime sorduğum sorulardan biridir.
Orhan Pamuk "Saf ve Düşünceli Romancı" adlı kitabında 'Müzeler ve Romanlar' ile ilgili yazdığı yazıda bu konuya değiniyor. Üç başlık altında topladığı sebeplerin aslında içi içe olduğunu ve ortak noktanın gurur olduğunu unutmamamız gerektiğini söylüyor. 
Birinci sebep, kendini önemsemek; geçmişten kalan ve sahip olduğumuz şeyler güç, zevk ve inceliklerimizi göstermemizi sağlıyor. Mesela Topkapı Sarayı hanedanın gücünü gösteriyor ve gurur duymamızı sağlıyor. 


İkinci sebep, farklı olma duygusu; bunu açıklarken şöyle bir cümle kullanıyor Pamuk: "Joyce gibi bir yazarı okurken, aklımızın bir yanı da Joyce gibi bir yazarı okumakta olduğumuz için kendimizi tebrik etmekle meşguldür." 
Üçüncü sebep, siyaset; bununla ilgili de Pamuk kitapta şöyle söylüyor: " Bir müzeye gider, bazı resimlere, bazı eşyalara bakar, hafta sonu da serginin gazetede çıkan eleştirisini okuruz: Niye o resim değil de bu resim seçilmiştir? Müzeleri ve romanları aynı dertle yaralayarak birbirine benzeten şey temsil sorunu ve bunun siyasi sonuçlarıdır."
Elbetteki herkesin başka başka sebepleri var mesela yazarın İstanbul Hatıralar ve Şehirler kitabında öpüşmek için müzeye gidenlerden bahsettiği gibi:) 
Bana göre merak ve bilgi edinme isteği de önemli sebepler arasında.


Beşinci Gün Güzergah



New york'taki beşinci günümüzde önce "American Museum of Natural History" (Amerikan Doğa Tarihi Müzesi) ne gittik. http://www.amnh.org/ 

İnternetten alınmıştır.

"Müzede Bir Gece" filminden tanıyor olabileceğinizi düşünüyorum.
Özellikle çocukların merakla gezebileceği ve gezerken çok şey öğrenebileceği bir müze.

Amerika, Asya, Afrika memelilerinin örneklerini görebileceğiniz; dünya, uzay, gezegenlerin oluşumu hakkında bilgi edinebileceğiniz dünyadaki ekosistem ve çevrenin korunması, okyanus yaşamı gibi konularla ilgili detaylara ulaşabileceğiniz, insan biyolojisi ve evrimi gibi merak edebileceğiniz her konunun bilimsel olarak yer aldığı bir doğa tarihi müzesi. Müze 1800'lü yıllarda kurulmuş ve müzenin 200'den fazla bilim insanı kadrosu mevcut. Türkiye'de de böyle bir müze olsa demeden geçemiyor insan. 





 Gerçek boyutlarında yapılmış bir mavi balina, okyanus yaşamı salonunun tavanında asılı durmaktadır.


Müzenin en etkileyici kısmı kuşkusuz dinozorlar bölümü. Dünyanın en büyük dinozor fosili koleksiyonuna sahip. 







Müzeyi gezerken çok büyük olmasından kaynaklı bir harita muhakkak edinmelisiniz. Ayrıca telefonlarınıza indirebileceğiniz  müzede gezmenizi kolaylaştıracak kaşif isimli bir aplikasyon mevcut.
Ekstra ücret ödeyerek katılabileceğiniz müze içi turlar bulunmaktadır. Dinozorların kemiklerinin bulunduğu alanın gezildiği Dino Tour, gezegen ve uzay bilimin sergilendiği alanın gezildiği Earth and Space Tour gibi.
Müze mağazasına kesinlikle uğramalısınız. Gördüğüm en güzel mağazalardan birisiydi.


Öğle yemeğimizi müzenin 4 blok ilerisinde Firehouse adında bir spor pub'ında yedik. Bu pubları insanların toplanıp amerikan futbolu ve baseball maçlarını seyrettiği yemek yiyerek birşeyler içtikleri, bağırıp çağırdıkları yerler olarak düşünebiliriz. 


İkinci durağımız yine bir müzeydi. Guggenheim Müzesi.http://www.guggenheim.org/
Özellikle mimarisi bakımından ilgi çekici bir müze. Bina altı kat sarmal rampadan oluşmaktadır ve rampanın ortasındaki boşluk, cam bir kubbeyle örtülmüştür.





Mimar Frank Lloyed Wright tarafından tasarlanan bina 1959 yılında tamamlandığında bir çok eleştiri almış. Fakat mimarı için eleştiriler hiç önemli olmamış. Duvarların bazı resimler için yeterince büyük olmadığı söylendiğinde tuvallerin ikiye bölünmesini istemiş.
Wright ziyaretçilerin asansörle yukarı çıkıp sergiyi dönen koridorlardan inerek gözlemlemelerini istemiştir fakat pek çok serginin sıralaması aşağıdan yukarıya doğru yapılmaktadır. Hatta içeri doğal ışık girmesi için yapılan cam kısım eserlere zarar verdiği için termal panellerle kapatılmıştır.

 Manet, Picasso, Kandinsky, Dali gibi pek çok ressamın eserlerini görebileceğiniz bir müze. Müzenin cam kubbesinin bulunduğu orta boşluk haricinde müzede fotoğraf çektirmiyorlar. Bu yüzden eserlerin fotoğraflarını buraya koyamıyorum. Ayrıca biz gittiğimizde sarmal koridorlar kapalı olduğu için eserleri katlardaki küçük küçük galerilerde görebildik. 





Müzeden çıktıktan sonra hemen yanındaki Central parkta yürüyüp biraz zaman geçirdik. Havanın güzel olmasından faydalanıp herkes gibi "Büyük Yeşil Alan" da çimlerin üzerinde güneşlendik. Aslında parkı anlatmak yerine bol bol fotoğraf koymayı yeğledim.
http://www.centralpark.com/maps/group/maps









   





Boathouse'dan kiraladığınız sandallarla gölde gezintiye çıkabilirsiniz.


 Central Park'ta sürekli bir aktivite mevcut.
Parkta isterseniz, yürüyerek, bisikletle, faytonla turlara katılabilirsiniz. Ayrıca parkın içinde bizim göremediğimiz hayvanat bahçesi, John Lennon çilek bahçeleri, Shakespeare bahçesi, buz pateni pisti gibi daha birçok yer mevcut. 

İnternetten alınmıştır.

Son durağımız da "Top of the Rock " Rockefeller binasının en üst katı oldu. Gece New York'u tepeden görebilmek ve fotoğraf çekebilmek için tercih ettik. 
https://www.rockefellercenter.com/art-and-history/history/30-rockefeller-plaza/

Amerika'nın ünlü ve zengin Rockefeller ailesi tarafından yaptırılmış aslında sadece bir bina değil bir komplekstir. Alttaki meşhur fotoğraf yapımı aşamasında çekilmiştir. 

İnternetten alınmıştır.

Gittiğinizde kalabalıktan dolayı size bir çıkış saati veriyorlar . Bizim de 1 saat bekleme süremiz olduğu için  plazanın dışındaki dükkanları ve çevresini gezebildik. 



Her yıl noel zamanı Amerika'nın en büyük noel ağacının kurulduğu, etrafında lüks markaların mağazalarının yer aldığı, kışın bir buz pateni pistinin ve ayrıca NBC stüdyolarının, ki burada düzenlenen turlara katılabiliyorsunuz, yer aldığı bir kompleks.



Benim en beğendiğim mağaza Lego mağazası oldu, mutlaka gitmelisiniz.



Rockefeller binasının içindeki avize




Binanın tepesinden manzara görülmeye değer.


Yukarıda gözleme teraslarına çıkmadan önce küçük bir oda var. Hareket ettikçe ışıklar ve sesler çıkartan bir oda:) Kesinlikle eğlenceli.

Akşamımız eve gidip erkenden uyuyarak son buldu.

Altıncı gün, New York'taki son günümüz olacak ve size bu günle ilgili verebileceğim ipucu kelimeler "para" ve "köprü" 
























1 yorum :

Social Profiles

Twitter Facebook Google Plus LinkedIn RSS Feed Email Pinterest

Translate

🌠

🌠

Yüreğİ Çİngene Kız

'Bir varmış, bir yokmuş; memleketin birinde "yüreği yerleşik" kızlar yaşarmış. Annelerinin eşarplarını köşesinden büzer, duvak yapıp aynaya bakarlarmış. Bebeklerine türlü giysi diker, ninniler söylerlermiş. Gel gelelim aynı memlekette "yüreği çingene" bir kız daha varmış; halıya boylu boyunca uzanır, dünya atlasına bakar ve gözlerini yumarmış. Gözlerini açtığında da parmağını dokunduğu diyarda olduğunu düşlermiş. Aradan zaman geçmiş, pireler berberlikten, develer tellalıktan vazgeçmiş. Herkesin düşü gerçekleşmiş. "yüreği yerleşik" kızlar sahici duvaklar takıp bebeklerine ninniler söylemiş. "yüreği çingene" kız ise parmağını koyduğu her yeri gezmiş.'

Anonim

Kİmİm kİ?

Fotoğrafım
İstanbul, Türkiye
Arkeoloğum demeyi çok isteyen ama sadece arkeoloji mezunu, gezmeyisever, kedisever, hayvansever, kitapsever, bir de İstanbul sever...

Kıymetlİmİs

.
.
.
.

Küçük Bir Bilgi

Yazılarımda kullandığım fotoğraflar bana veya eşime aittir. İnternetten alıntı fotoğraf kullandığımda kaynağını muhakkak belirtiyorum.

Copyright © BerrakCa | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes - Published By Gooyaabi Templates | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com